Yemek Stilisti ve Yemek Fotoğrafçısı Food Stylist Mesut Erdoğan

Dünyada büyük yankı uyandıran ‘Food Style’ Yemek Stilistliği işini ülkemize taşıyan Mesut Erdoğan, sektörün öncüsü olarak yaptığı çalışmalarla göz dolduruyor. Aynı anda şef kimliğiyle bu işin mutfağına da el atması, sektörün kalitesini yükseltiyor. Ülkemize ‘Food Styling’ Yemek Stilisti mesleğini Kazandıran Mesut Erdoğan özel ekibi ve farklı ekipmanlarıyla dikkat çekiyor.

Ülkemizde ve dünyada faaliyet gösteren birçok yiyecek kurum ve kuruluşlarına (oteller, entegre tesisler, gıda ekipmanları, yiyecek yayınları v.b) danışmanlık ve eğitim faaliyetleri yürüttüm. 

Türkiye de ilk amatör aşçılık okulu ( M.S.M mutfak sanatları merkezi ) nun kuruluş kadrosunda yer aldım. Ülkemiz mutfağını uluslararası platformda, çalışmalar ve aşçı yarışmaları ile tanıtımında katkıda bulundum.

Bu yarışmalarda Türk Mutfak Milli takımı kaptanlığı yaptım. Değişik kategorilerde madalyalar alarak mutfağımızı ve ulusumuzu temsil etmeye çalıştım .

Türk gastronomisinin duayenlerinden, Sayın Tuğrul ŞAVKAY ( şimdi aramızda yok ) ve Osman SERİM ile, uzun yıllar çalışma fırsatı buldum. kendisinden aldığı tecrübeleri şimdi geleceğe taşımaya çalışıyorum.

Ayrıca bir diğer faaliyet alanım olan Yemek Stilisti Food Style, hizmeti veriyor. Düzenlediği yemek fotoğrafları birçok belirgin markaların etiket ve televizyon ekranlarında izleniyor.

Mutfak Dostları Derneği, Aşçılar Federasyonu gibi sosyal gastronomi gruplarında çalışmalar yürütüyor.

İşinizde usta olduğunuzu biliyoruz, bu yola çıkmaya nasıl karar verdiniz?

İsviçre Hapimag grubuna bağlı Sea Garden otel zincirinde Executive Sous Chef ( aşçıbaşı yardımcısı ) olarak çalışırken, eski genel müdürlerimden Osman Serim beni çağırdı. Bu sayede üstadım Tuğrul Şavkay ile tanıştım, kendisinin danışmanlık şirketinde danışman aşçı olarak göreve başladım. Şirket, otel ve restoranlara menü yapıyor ve bazı yemek dergilerine hizmet veriyordu. İlk yemek stilistliği deneyimimi Afiyetle dergisinde yaptım. 10 yıl boyunca Osman Serim ve Tuğrul Şavkay ile danışman şeflik, aşçılık okulu ve Yemek stilisti olarak değişik girişimlerle dolu bir süreç geçirdim. Ardından Kağıthane’de bir stüdyo mutfak kurdum. Uzun bir süre burada çalışmaya devam ettim. Yaklaşık 3 yıldır yemek fotoğrafçısı arkadaşlarımın teşvikiyle, profesyonel olarak yemek fotoğrafı çekmekteyim. 

Karşınıza büyük engeller çıktı mı? Eğer çıktıysa, zorlukların üstesinden nasıl geldiniz ? 

Aslında bu iş benim piyasaya girmemle bir tanım kazandı diyebiliriz. Daha önceleri bu hizmeti eli yatkın olan ve yemek görgüsü olanlar, fotoğrafçılar veya film sektöründeki sanat grubu ellerinden geldiği kadar yaparlarmış. Kimi zamanlarda da yurt dışından food stylist gelirmiş. Aslında profesyonel bir hizmet söz konusu değilmiş. Önceleri beni en çok zorlayan şey, set ortamında yemek yapmanın zorluğuydu. Sette seyyar mutfak kurardık. Bu da sokakta zor şartlarda çalışmak demekti. Şimdi ise eşine rastlanmayan bir gezici mutfak aracı hazırladım. İçinde her türlü mutfak donanımı var. Atık suyumuzu bile sokağa bırakmadan, en lüks caddeden ve en ücra dağın tepesinden derenin kenarındaki sofraya kadar, her türlü yemek hizmetini kusursuzca yürütüyoruz. Bu işteki ikinci zorluğumuz ise, bu hizmeti vermenin bir ekip işi olması. Bir sofra kurmak için en az dört kişiye ihtiyaç var. Şef, asistan, çırak ve şoför. Bu sektörde çalışacak eleman sıkıntısı çekiyoruz tabi. Hem çok çok iyi bir aşçı olacaksınız, hem de set ortamına uygun olacaksınız. Bunu sağlamak zor... Ayrıca bu işin çıraklık aşaması dergiciliktir. Çok sayıda yemek yaparsınız. Yemekler dergide yemek yapmaya referans olarak hazırlandığı için, gerçekçi ve güzel olmak zorundadır. Ama bu ikisini bir arada yapabilmek her yemek için geçerli olmayabiliyor. Bazı reçeteler güzel resim vermiyor. Artık biz sadece reklama yönelik çalışıyoruz, fotoğrafta ise ürün çekiyoruz. Burada reçete kaygısı yok, belirli bir hedef kitleye yönelik mesajın tam olarak yerine gitmesini sağlarız. Bizim bir avantajımız da yemek fotoğrafı çekiyor olmamızdır. Bu sayede yemeği objektifin gözünden ve fotoğrafçının bakış açısından hazırlama imkanımız oluyor. 

Sunumlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz? 

Genellikle tasarımlarımda sadelikten ve doğallıktan yanayım. Bir yemeği sunarken onu nasıl daha çok ön plana çıkarırım diye düşünüyorum. Bazı müşterilerim direk ne istediğini söylüyor ve ona göre bir düzenleme yapıyorum. Böyle işlerde pek fazla bana pay düşmezken birçok firma işi tamamen bana bırakıyor. Tamamen bana özgün olan işlerde ise kendi tarzımı yansıtıyorum. Doğu Avrupa tarzından esinleniyorum. Gittiğim her ülke ve şehirden çeşitli sunum malzemeleri alıyorum, bunu kesin kullanırım diye aldığım birçok şey tabakları süslemeyi bekliyor. Antikacıları geziyor ve çeşitli malzemeler alıyorum. Bazen konsepte göre kullandığım tahta ve tabakları kendim boyuyorum. 

İleriye yönelik planlarınız? 

Yukarıda da bahsettiğim gibi Yemek stilistliği hizmetini, profesyonel bir kadroyla yönetmek. Bu konudaki kavramları zaten şu anda biz oluşturuyoruz. Bu mesleğe girmek isteyenleri belirli özelliklerle donatıp sektöre arz yaratmak için uğraşıyorum. Bunun dışında
Yemek fotoğraflarımdan derlediğim bir kitap çıkaracağım, bunun için görüşme ve çalışmalarımı sürdürüyorum. 

Türkiye’de yaptığınız işe değer veriliyor mu? 

Son derece saygın ve merak uyandıran bir iş diyebilirim. Sektör bu hizmeti profesyonel olarak alıyor olmaktan son derece memnun. Bizim gibi ekiplere ve bu işe gönül verecek kişilere ihtiyaç çok fazla. Elimizden geldiğince iyi işler çıkarmaya gayret gösteriyoruz. Bu sebeple bazı zaman yetişemediğimiz işler oluyor. 

Dünyada aynı işi yapan kişiler hakkındaki düşünceleriniz? 

Şahsen tanışma fırsatı bulduğum Yemek stilistleri var. Dünyada bu işi yapanların içinde, tek bir alanlarda uzmanlaşmış kişiler de var. Dondurma, tavuk, hamburger gibi ayrı ayrı alanları olan insanlar var. Tek bir alana yönelince işin kalitesi de artıyor tabi. 

Sektördeki eksiklikler neler? 

Sektörde önemli eksikler yok aslında. Kavramları zamanla oturtuyoruz. Karşılaştığımız sorunları eksiklik olarak da düşünebiliriz. Biz de bunun için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Sektöre girmek isteyen kişiler için boşluk çok fazla, gerekli ekipman ve vizyona sahip kişilerin büyük zorluklarla karşılaşacağını düşünmüyorum. 

Günlük hayatınızda da yemek yapıyor musunuz? 

Evde de çoğu zaman yemek yaparım. Ailem ve sevdiklerime farklı lezzetler tattırmaktan zevk alıyorum. Yemeklerimi beğenirler, bu da beni mutlu ediyor tabi. 

Bu işi yapmasaydınız ne yapardınız? 

Önceleri aşçıydım, şimdilerde ise yemek stilistiyim. İlave olarak da yemek fotoğrafı çekiyorum. Bu işi yapmaktan dolayı çok mutluyum. Bu işi yapmasaydım şu anda zincir bir otelde Executive Chef olarak çalışıyor olurdum galiba.

Using Format